10 Eylül 2009 Perşembe

Gözüme takılıyor.
















Barcelona bu sene güzel transferler yaptı. Benim gözüme takılan ise transferlerin fotografları. Ülkemizde bayrak yanında bayrağı öperken çekilen fotograflara benziyor. Buyrun siz karar verin.

Dünya Kupası

Bosna'yla berabere kalarak gene dünya kupası hayallerimizi bir köşeye bıraktık. Bu kadar zayıf bir gruptan bu kadar az puanla şu güne gelmemiz sonumuzu hazırladı. 2.lik için çekiştiğimiz Bosna'dan 4 puan aldık evet ancak onların hala 4 puan gerisindeyiz. Bu bana Fenerbahce'yi anımsatıyor. Tüm derbileri kazanır ancak anadolu'dan galibiyet çıkaramazdık. Türkiye'de de durum böyle. Estonya deplasmanı, Belçika ile kendi sahamızda oynadığımız maç bize toplam 4 puana mal oldu. Aslında haftasonu aldığımız Estonya galibiyeti bize moral getirdi ama Hamit, Tuncay, Arda gibi oyuncular fiziksel olarak yorgun düştü. Estonya maçında bu oyuncuları dinlendiremedik ve acısı Bosna'da çıktı. Bosna'da hakikaten iyi bir 10 dakika ile başladık. Daha sonra inanılmaz bir Bosna baskısı başladı ta ki Salihovic'in golüne kadar. Ondan sonra maçın gidişatı kim gol atarsa maçı kazanır şeklindeydi. İkinci yarıda enteresan değişiklikler yapıldı. İsmail Köybaşı sol açık, Gökhan Gönül sağ açık oynadı. Gene de son vuruşları bir türlü yapamadık, kalemizde de bir sürü pozisyon gördük. Sonuç olarak biz çok iyi bir takımız oyuncu kalitesi olarak, ancak biz çok kötü bir takımız istikrarlı olmayarak. Bir maçımızın bir maçımızı tutmadığı performansımızın inişli çıkışlı olduğu bir elemeleri de hüsranla bitiriyoruz. Ki buna rağmen bizim takımımız bu grupta 2. olabilecek güçteydi. Neyse kısmet 2012 Avrupa şampiyonası'na. Maçın oyuncusu mu kimdi? Türkiye'den Gökhan Gönül'dü. Bosna'dan ise maçta çok etkin oynamamasına rağmen öldürücü darbeyi vuran Salihovic'ti diyebilirim.

Öte yandan bir de Arjantin gidemezse(ki giderlerse 3 favorimden biridir. bknz. eski postlar.) dünya kupasının tadı bizim için iyice kaçacak. Portekiz de ilginç durumda ama toparladılar biraz son galibiyetle. Messi'siz, Ronaldo'suz, Türkiye'siz dünya kupası çekilmez en azından bunlardan bir ikisi orada olsun. Bir parantez de Slovakya'ya. Onlar kadar olamadık.

28 Ağustos 2009 Cuma

Tuncay Şanlı - Vol. 1

Her Fenerbahçeli'nin sevdiği Türklerin de %90 sevdiği bir isim Tuncay Şanlı. Ve artık 3 sene için Stoke City yolunu tuttu. Transfer duyulur duyulmaz internet ortamında bir yorum patlaması oldu. Takip ettiğim birçok sitede Tuncay Şanlı konusu masaya yatırıldı. Genel kanı Tuncay Şanlı'nın Stoke City'de oynamak için çok iyi olduğu yönündeydi. Benim haberi ilk aldığım yer olan Goal.com'daki ilgili haberde Tuncay Şanlı'yı alan Stoke'un önemli iş başardığıydı. Oradaki yorumlarda da genel olarak Tuncay'ın kötü bir hamle yaptığı, Stoke'unsa büyük iş yaptığı yönündeydi. Şimdi Tuncay açısından değerlendirecek olursak, Stoke City Tuncay'ın yıldız olabileceği bir takım bu gerçek. Genelde kontraatak futbolu oynarlar bu da Tuncay'a uygun. Ancak Tuncay'a ne kadar kredi verilecek bu önemli. Ayrıca 3 senelik sözleşmesini burada tamamlarsa Tuncay 30 yaşına gelmiş olacak. Peki ya sonra ne olacak? Büyük bir takıma gitmek için geç olabilir. O sebepten Tuncay'ın Stoke City basamak olarak görüp gelecek sene için transfer kovalaması onun için en iyisi olacaktır. Peki Tuncay Fenerbahce'ye gelse ne olacaktı? Fenerbahce çeyrek final oynardı Avrupa Ligi'nde. Tuncay çok kıymetli bir isim. Onu alan takım büyük iş yapmış demektir. Bekleyip göreceğiz.

Ek 1 : Goal.com'da yaptığım naçizane yorum için : Tuncay Şanlı@BoxCarRacer/Goal.com

27 Ağustos 2009 Perşembe

OverRated!


1) Robbie Keane : Tamam belki gol mol atıyor ama ne olduğunu Liverpool'da gösterdi zaten. Listenin 1 numarasıdır açık ara. Kötü futbolcu değil ama 2.sınıf bir forvet. Her zaman İngiltere'de bir ronaldo bir messi gibi gösterilmesi şaşırtıcı.

2) Gareth Barry : Kendisini en genç dönemlerinden beri takip eden birisi olarak hiçbir zaman göze batan bir özelliğini görmedim takımına olan bağlılığı ve birkaç mevkide oynaması dışında. City'de neler yapacak bu parayı hakediyor mu? Cevaplar bence şimdiden hazır.

3) Jermain Defoe : Defoe için ödenen bonservis bedelleri performansın karşılığı mıdır bilmem ama bence bu kadar para etmeyecek bir oyuncu. Hızlı, son vuruşları iyi ama en yüksek geleceği yer Spurs'tür.

4) David James : İngiltere'den kaleci zor çıkar. Çıkan da çabuk harcanır. David James yetenekli elleriyle İngiltere Milli Takımı'na kadar yükseldi hala da orda. Ancak İngiltere Milli Takımı'nda oynaması onu bu kadar abartılan bir kaleci yapmaya yeter mi acaba? Gerekli saha hakimiyetine sahip olmayan James her ne kadar başarılı gözükse de kötünün iyisi olarak göklere çıkarılmayı haketmiyor.

5) Freddy Adu : Freddy Adu'yu buraya koyarken acele etmiş olabilirim. Sonucta 20 yaşında henüz. Ancak bu yaşa kadar başardıklarından çok başaramadıkları daha ön planda. 16-17 yaşındayken Pele geliyor denildi, 20 yaşına geldi değil Pele, Deivid de Souza seviyesine bile gelemedi. Ancak hep göz önünde iyi bir oyuncu olarak nitelendirildi. Bakalım bu iyi oyuncu gelecek yıllarda ne yapacak. Ama overrated olduğu şimdilik kesin.

6) Peter Crouch : Aslında Crouch en sevdiğim futbolcuların başında gelir. Bu eğlenceli dev santrafor haftalarca gol atamaz, en basit top indirme işlerini yapamaz ancak pastanın güzel bir pay alır. Gerçekten yüksek bonservis bedelleriyle takım değiştiren Crouch bunu haketti mi? Bana kalsa Fenerbahçe'de de görmek isterim kendisini. Golden sonra robot dansını yapsın yeter.

7) Damien Duff : Ve Chelsea'nin haddinden fazla değer yüklediği bir başka isim. Duff'ı Newcastle United'ta seyrettiğimizde(genelde sol bek oynadı) top yapamayan, düz bir oyuncu olarak gördük. ki daha önce ofansif rollerde yer almış bir oyuncuydu. Nasıl bu hale geldi, nasıl ben onu hep PES'teki performansıyla hatırladım bilmiyorum ama onu PES'teki performansıyla hatırlayan sanırım sadece ben değilim. Hala premier lig'de transfer yapabilmesine şaşıyorum diyebilirim. En iyi oynayacağı lig İskoçya Premier Ligi'dir. Seviyesi bu.

8) John Obi Mikel : Kısaca Manchester'dan Chelsea'ye çok büyük miktarlarda paralar ödenerek transfer oldu. Obi Mikel sadece düz bir oyuncu. Fiziği kuvvetli ama hepsi bu. Hucüma katkısı son derece az. Oyunun tek yönünde oynayabiliyor. Sanırsam Premier League'de henüz golü yok. Ancak genç bir oyuncu tabiki. İlerde bir Vieira olur mu bilinmez ama şimdilik dümdüz bir oyuncudan başka birşey değil.

9) Joleon Patrick Lescott : Aslında Lescott listemde yoktu ta ki City bu kardeşimize abartılı bir miktar para dökene kadar. Bizim ligimizdeki bir Servet Çetin, bir Önder Turacı'dan fazlası olmayan bir oyuncu için bu kadar bonservis bu kadar övgü çok fazla. Elde patlayan bir transfer olur. Kötü oyuncu değil ama bu parayı etmez.

10) Mehmet Topuz : Bir Fenerbahçeli olarak neden niye aldığımızı anlamadığım futbolcu. Kayseri'nin yıldızı olabilir ama ödenen paralar, Bjk ile mücadeleye girilmesi, oyuncunun mevkisinde Fenerbahce'nin sahip olduğu isimler hesaba katılınca bunların yanına Mehmet Topuz'un büyük bir takım için sınırlı sayılabilecek yetenekleri eklenince overrated damgasını vurmak kolay oluyor.


Benim listem bu. Ağırlıklı olarak Premier Lig'den oyuncular var çünkü İngilizler bu "fazladan değer verme" olayında önde gidiyor. Yakında UnderRated! listemle tekrar burdayım.

22 Ağustos 2009 Cumartesi

En iyi transferi kim yaptı?(Avrupa)

Avrupa'da bu yılın büyük transferlerini incelerken bu arkadaşlarımız hakkında bir yazı yazmanın doğru olacağına karar verdim. Bu transferlerin içinde tabiki ilk başta Real Madrid göze çarpıyor. Kaka, Ronaldo, Benzema, Xabi Alonso gerçekten muhteşem transferler. Ancak bu futbolcuları oynatabilecek teknik direktör Pellegrini mi tartışılır. Çünkü Real Madrid'in sorunu yaptığı transferlerde değil sahip olduğu futbolcularda. Real Madrid'in tek başarılı olabileceği taktik 4-2-3-1 diyebileceğimiz aynı zamanda 4-3-3'e dönülebilen bir taktik olmalı. Burada en büyük problemi Raul yaratacak gibi gözüküyor. Takımın şu an için en zayıf halkası olarak gözüküyor ve takımdan kesilmesi enteresan sonuçlar doğurabilir. Kısaca herşeye rağmen Real Madrid Avrupa'da en iyi transferi yapan 3. takımdı bence. Inter'in transferleri benim çok ilgimi çekti. Çok beğendiğim bir Diego Milito, bir Thiago Motta güzel transferler. Ayrıca Lucio defansı toparlamak için ideal isim. Ibrahimovic'in yerine gelen Eto'o ise benim için soru işareti. Hayal kırıklığı olabilir. Ben olsam Adriano'yu geri getirmeye çalışırdım(gelirse tabi). Gene de Etoo Etoo'dur. Inter yapısına uygun transferler yaptı. Şampiyonluk yakın gözüküyor. Şampiyonlar Ligi ofansif oyuncuların performansına bağlı olacak. Ve gelelim avrupa'nın en iyi transferini yapan takıma Barcelona'ya. Barcelona mükemmel kadrosunu çok doğru hamlelerle güçlendirdi. Zlatan İbrahimovic kanımca Striker-Santrafor dediğimizde dünyanın bir numaralı ismi. Çok büyük işler yapacak. Ayrıca Maxwell iyi bir yedek olur. Yeni genç yeteneklerden Pedro da gayet iyi gözüktü. Yani Barcelona az ve öz transfer yaptı ve bence transferin takımı yeniden kurmak değil, eksikleri kapatmak olduğunu gösterdi. Şampiyonlar Ligin'de en kötü final oynarlar gibi gözüküyor.

Gelelim diğer takımlara. Çok kötü transfer yapan takımlarda oldu. Bayern Münih bunların başında geliyor. Mario Gomez ve Ivica Olic tamamen gereksiz ve Bayern'in aradığı oyuncular değiller. Özellikle Gomez'in fiyatı akıl almaz. Manchester City'de Roque Santa Cruz'a boşu boşuna yaklaşık 17 milyon sterlin ödedi. 6 ay sonra kiralık giderken görebiliriz kendisini. Tevez ve Adebayor için iyi transferler diyebiliriz. Keza Kolo Toure içinde. Lyon enteresan ve pahalı transferler yaptı. Eski güçlerini bulabilirler mi göreceğiz ancak Lisandro Lopez süper bir transfer. Yuri Zhirkov Chelsea için boş bir transfer. Yeni bir Scott Parker olur. Gareth Barry City'de ne yapacak çok meraktayım. İngiltere'nin meşhur over-rated oyuncularından sadece biri bence(Over-Rated adlı bir konu yazmak güzel olabilir). Son olarak Juventus Melo ve Diego'yu alarak iyi iş yaptı. İtalya'da şampiyonluğu zorlayabilecek tek takım. Sonuc olarak transferde kazananı görmek için az vakit kaldı. Bekleyip görelim.

3 Ağustos 2009 Pazartesi

Fenerbahçe - Beşiktaş(Maç Sonrası)

Bir süper kupa mücadelesi daha bitti, Fenerbahce 2-0 kazandı. Alex maçın adamı seçildi. Peki maçta neler oldu. Fenerbahçe adına aslında kısır bir maçtı. Maçtan önce Kazım-Gökhan ikilisinin damgasını vuracağını söylemiştim. Tek yaptıkları hayal kırıklığı yaratmak oldu. Kazım çok kötüydü. Gökhan ise gününde değildi hem defansta hem ofansta. Bilica bir diğer kötü isimdi. Önder Turaci kritik müdahaleler yaptı, Bilica'dan daha iyiydi. Andre Dos Santos kaçak dövüştü. Çok oyuna girmedi alan boşalttı. Christian şimdilik Maldonado görünümünü koruyor. Böyle devam ederse Deniz veya Selçuk'a formasını kaptırması yakındır veya şarttır. Guiza ise muhteşemdi. Çok koştu mücadele etti. Gerçek Guiza'yı gördük böylece. Sürpriz isim Vedersondu. Gerçekten çok etkili ve tehlikeli bindirmeler yaptı. Carlos'u aratmadı diyebiliriz. Beşiktaş'a gelirsek. Nihat Kahveci kötü durumda. Nobre hazır değil. Fink ortasahayı geçmeye cesaret edemiyor. Sol bek İsmail etkili oldu diyebiliriz. İbrahim Üzülmez'den sonra yeni bir soluk getirdi. Sivok kritik 2 hata yaptı ve bunlar gol oldu. Oyun genelinde top Beşiktaş'ın kontrolünde olsa da Fenerbahçe kazanmayı başardı. Ancak Fenerbahçe hızlı çıkan bir takım olarak etkili olmaya çalışıyor. Geriye düştükleri maçta neler olur bilinmez. Yaratıcılık lazım. Bir de ayrı bir not: Deivid de Souza inanılmaz kötü durumda.

2 Ağustos 2009 Pazar

Fenerbahçe - Beşiktaş

Büyük maça 2 saat kaldı. İlk kez Türkiye'de bir süper kupa maçı. Kısa bir yorum yaparsak maç öncesi Fenerbahçe'nin ne yapacağını gerçekten merak ediyorum. İlk kez kendi gücüne yakın bir takımla mücadele edecek. Asıl sınavı şimdi verecekler. Honved, Boluspor gibi rakipleri kolay geçmişti Fenerbahçe bakalım şimdi ne yapacak. Beşiktaş ise ilginç transferler yaptı. Kendi liglerinde tecrübeli ancak çok yetenekli olmayan oyuncuları aldı. Fink'i geçelim o standart bir takım oyuncusu. Beni ilgimi çeken Matteo Ferrari oldu. Kendisinden gençliğinden beri çok büyük şeyler beklendi. 21 yaşından itibaren Seria A'da düzenli forma giyen bir oyuncu oldu. Ancak onu küçük takımlarda görmeye alışığız. Mesela Genoa'dan önce Roma'da fazla forma şansı bulmayı başaramamıştı. O yüzden büyük bir takımda ne yapacağını merak ediyorum. Ama yıllardır tanıdığım bir oyuncu olarak Ferrari başarılı olacak gibi. Maça dönersek Kazım ve Gökhan Gönül ikilisinin Fenerbahçe adına damgasını vurmasını bekliyorum. Beşiktaş ise yaratıcı ayaklarını bulmaya çalışacaktır Yusuf gibi. Eğlenceli bir maç olacak. Benim dikkat ettiğim Fenerbahçe rahat olduğu zaman Beşiktaşı kolay geçiyor. Bu sefer bence çok rahat değiller. Geçen seneyi domine eden Beşiktaş'ı yenmek isteyecekler. Bir Fenerbahçe'li olarak Fenerbahçe'nin kazanacağını düşünsem de Beşiktaş kolay teslim olmayacaktır. Beşiktaş'ın baskılı oynayacağını düşünüyorum. Bu sebeple Guiza'nın klasikleşmis gollerinden görebiliriz. 2-1 Fenerbahce galibiyeti benim tahminim ve Kazım'dan bir gol bekliyorum.